1 Ocak 2015 Perşembe

2014 GÜLE GÜLE----->HOŞGELDİN 2015

2015'in ilk yazısında blogumun bir yıllık muhasebesini yapayım dedim.
2014 yılında toplamda 25 post yayınlamışım.Bunun yarısı reklam sayılır. Geri kalanı aklıma estiği saatlerde paylaştığım duygularım, gezi yazılarım ve bir kaç da yemek bloggerlarına özenip yayınladığım tarifler. En çok Mayıs ayında post yayınlamışım.
Tembel ve aylak bir blogger olmama rağmen blogumun Facebook'taki sayfası son üç ayda 1.000 takipçiyi aştı.
Bloguma ilgi gösterip takibe alan dostlara teşekkürü bir borç bilirim.
2015 yılında daha aktif bir blogger olma planım var ama ne derece başarılı olabilirim bilmiyorum.
Allah'tan, bütün insanlık için sağlık, barış ve huzur istiyorum.
Hepinize iyi yıllar, mutlu yarınlar dilerim.
Sevgiyle kalın blogcanlarım :)
Şimdilik bu fotoğraflarla idare edin, yenilerini çekeriz elbet bir gün...



6 Kasım 2014 Perşembe

AHH NİKON D300'üm AHH

Sana da , senin uğruna taşıdığım objektiflere de veda vakti geldi artık.Birlikte gezmedik yer, çekmedik fotoğraf bırakmadık.Yağmur demedik, kar demedik, sıcak demedik, soğuk demedik gezdik dolandık. O tepe senin bu tepe benim, bu bayır senin o ova benim, o şehir senin bu kasaba benim taşıdım seni ve arkadaşlarını yıllarca.Başka şey taşı, başka iş yap deseler yapmamak için bin dereden su getirirdim ama söz konusu fotoğraf olunca seni taşımak ne kelime yeri geldi açlığımı bile unuttum. Boynum ağrıyınca elime, elim ağrıyınca boynuma astım seni kolye, bilezik gibi.
Senden vazgeçmek kolay olmadı ama artık gezilerde seni ve arkadaşlarının ağırlığını taşımaktan boynumun ve sırtımın ağrımasından dolayı  çok sevdiğim fotoğraftan keyif alamaz oldum. Şimdi yola senden daha genç, daha hafif bir aynasız modelle devam edeceğim.Senden önce de başka marka makinelerim olmuştu ama onlarla vedalaşırken bu kadar hüzünlenmemiş ve böyle bir veda yazısı yazmamıştım.Kıymetini bil yani :)
Eee bu kadar veda yazısı yazıp da seninle gezdiğimiz yerlerden bir kaç fotoğrafını buraya koymazsam darılırsın bana...

Çorum, Osmancık Koyunbaba köprüsü.

Antalya, Elmalı, Avlan Gölü.

Isparta, Eğirdir Gölü, Boyalı Lagünü.

Antalya, Yeşilbayır Köyü.

Antalya, Manavgat Şelalesi.

Antalya, Düden Şelalesi.

Bursa, Mustafakemalpaşa, Suuçtu Şelalesi.

Bursa, İznik Gölü.

Denizli, Pamukkale.

Isparta, Eğirdir Gölü.

18 Ekim 2014 Cumartesi

PUDİNG DOLGULU KEK

Bir ayı geçmiş ben buralara uğramayalı :) Bugün arkadaşlar bana gelmeseydi daha da uğrayacak gibi değildim bu aralar.Arkadaşların ne alaka diyecek olursanız başlıkta okuduğunuz üzere onlara yaptığım pastanın tarifini paylaşacak olmamdır...
Gelelim tarife lafı fazla uzatmadan :

Kek için malzemeler:
3 yumurta(oda sıcaklığında)
1,5 su bardağı şeker
1 paket vanilya
1 su bardağı süt
1/2 (yarım) su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı nişasta
1 paket kabartma tozu
 Aldığı kadar un (2,5 - 3 su bardağı kadar)

Yapılışı:
Önce yumurta ve vanilyayı iyice karıştırıp köpürtüyoruz.
Sonra sırayla süt, zeytinyağ ve elenmiş nişasta, un ve kabartma tozunu ilave edip yağlanmış ve unlanmış dikdörtgen ya da kare borcama döküp 160-170 derecede pişiriyoruz.

Yanda gördüğünüz gibi piştikten sonra eşit karelere dilimleyip karelerin ortasını kabak oyacağı ile oyup çıkarıyoruz.Limonun suyunu normal su ve şekerle karıştırıp keki ıslatıyoruz.

Sonra da iki paket kakaolu pudingi paketin üzerindeki tarife göre pişirip önce oyduğumuz yuvarlakların içini dolduruyoruz.Kalan pudingi de kekin üzerini kaplayacak şekilde yayıyoruz.

Dolapta bir gece beklettikten sonra istediğiniz şekilde süsleyip servis yapabilirsiniz.

:: Afiyet Olsun ::

7 Eylül 2014 Pazar

ÇOCUKLUĞUMA DAİR

Bu sene Korkuteli'ye annemin yanına her gelişimde içimde taşıp duran duygular sanırım bu gece klavyenin tuşlarına dökülmeye niyetlendiler...
Ata toprağı, baba ocağıdır benim için Korkuteli.Çocukluğumun yaz günleri, belki de en eğlenceli zamanlarıdır.Korkuteli'ye gelir gelmez mahallede gezmeye çıkardım.Bahçeden bahçeye geçerek; önce Mustafa dayım(babamın dayısı olur), komşu Zehra teyze, Şerif Hanım hala, Dürüye teyze(babamın teyzesi), Remziye teyze(Mustafa dayımın kayın validesi), komşu Feride Hanım teyzeler derken evin yolunu anca bulurdum.İlk zamanlar az zılgıt yemedim bu yüzden ama baktılar ki bu konuda ben iflah olmuyorum :) çaresiz annemler kabullendi vaziyeti.Zira her Korkuteli'ye gelişimde tekrarlanan bir seremoniydi benim için.
(Neredeyse sülalenin şeceresini ortaya çıkaracakmışım :) )
Bir zamanlar bağ bahçe içinde kerpiç duvarlı-toprak damlı evlerin olduğu şirin bir ilçeydi Korkuteli. O bir zamanlar dediğim çocukluğumun geçtiği 70'li yıllar.Evlerin önünden baraj yapılmadan önce Korkuteli'nin içinden geçen çayın kolları olan arıklar akardı.Evlerde bırakın lavaboyu çeşme bile yoktu.Elektrik de yeni gelmişti o yıllar.Ondan önce eskilerin bildiği lüks lambalar, gaz lambaları vardı.
Rahmetli büyük babam ve babaannemin de vardı kerpiç duvarlı toprak damlı (bizim ev) bir evi.Bilenler bilir, neredeyse 40-50 cm. kalınlığında duvarları, küçücük pencereleri olur bu evlerin.Kışın soğuk, yazın sıcak işlemez o duvarlardan.
Bizim evde yaz gelince buzdolabı gibi olurdu.Geceleri yorganla yatardık yaz günü :) Ben çocuk olduğum için o vakitler geç kalkma gibi bir lüksüm vardı ama sabah kahvaltı hazırlığı için çıkarılan tıkırtılardan sonra kalkmak farz olurdu.Lâkin, sabah kalkar kalkmaz sofaya açılan cümle kapısı açıldığından sabah ayazını içimde direkt hissetmemek için odanın kapısında bir müddet bekler, kim yerinden kalkarsa koşarak onun yerini kapardım.Tek şart büyük babamın yerine oturmak yasaktı.Korkuteli'de benim için sabah kahvaltısı=biber közlemesi demekti.Sofraya oturacak insan sayısı her zaman için fazla olurdu.
Kışı Antalya'da bizlerin yanında geçirdikleri için büyük babam ile babaannem, buradaki eve evlatlığı ve ailesi yaz kış içinde yaşayarak bakıyordu. 4 kişi onlar, 5 kişi de üç kız kardeş ve anne-babam olmak üzere biz etti 9 kişi, 2 de büyük babamla babaannem, oldu 11 kişi.Gördüğünüz üzere bu kalabalığa közlenen biberden çıkan kokuyu varın siz hesap edin :) Hâlâ en sevdiğim kokudur köz biber kokusu.
Sabah kahvaltısının ardından büyükler gündelik işlere koyulurdu.Benim de kendi çapımda fırından ekmek alıp gelme gibi önemli bir işim vardı.O zamanlar fırınlar 50'lik, 100'lük bilet bastırırlardı matbaaya.Ekmek almak isteyenlerde toplu olarak o biletlerden alır eve koyarlardı.Her gün ne kadar ekmek lazım gelirse elime o kadar bilet, bir de file tutuşturup fırına yollarlardı.Fırından sıcacık çıkmış ekmekleri alıp eve dönerken illaki ekmeğin birinin köşesini karnım tok bile olsa tırtıklardım.Sonra gelsin oyun saati...
Bahçede koca bir dut ağacı vardı.Yanında da artık işlevini yitirmiş ve içi toprakla dolmuş bir kuyu vardı.Kuyu alçakta olduğu için kuyunun üzerine çıkar, oradan da dut ağacına tırmanırdım.Dutun gövdesinde rahatça oturabileceğim bir düzlük vardı. Oraya oturur dutların en olgununu seçerdim.Fazla dut yemem yasak olduğu için kimse görmeden ne kadar yersem o kadar kârdı.
Dut faslı bitince mahalledeki çocuklarla oyuna dalar, oyundan sonra eve girmeden önce evin önündeki arıkta ayaklarımı yıkayıp üzümler olduysa bir ufak salkım koparıp onun da hatırını sorardım :)
Akşamları da tarhana çorbasıyla özdeşleşir benim açımdan.Çünkü, bahçeden toplanan tazecik biberler, sarımsakla halleşen taze nane tarhananın olmazsa olmazıydı.Akşamın çökmesiyle evin cümle kapısı kapanır, ışıkları yanar, çocukluğumdan bir gün daha devrilmiş olurdu.
Gece gece aklıma düşüp beni yazmaya iten anılardan birazı...
Uzun ama ben yazarken keyif aldım, umarım siz de okurken keyif alırsınız.Belki bir kaç gün içinde yine çocukluğumun Korkuteli günlerine ait kıyıda köşede kalan anılardan bir kaçını daha yazarım.Şimdilik kendinize iyi bakın.Sanırım fotoğrafsız ilk yazım oldu bu...

11 Haziran 2014 Çarşamba

TUZLU PANKEK

Sabah çocuklar henüz uyanmadığı için kahvaltıya kadar vakit geçirmek amacıyla facebookta oyalanırken Nursevin'ce Lezzetler sayfasında önüme düştü bu basit ve lezzetli tarif. Değişiklik olsun diye yapımı basit olduğu için kahvaltıya yaptım.Çok da güzel oldu hani, denemek isteyen için malzeme listesi aşağıda:
2 su bardağı un
1 tatlı kaşığı toz şeker
2 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
1 çay bardağı su
1 tatlı kaşığı tuz
1 pk. kabartma tozu
İstenilen yeşillikler (ıspanak, maydanoz)
Kibrit kutusu kadar beyaz peynir 
Ama; ben bu yemek işinden pek anlamam, bana daha ayrıntılı tarif lazım diyorsanız Nursevin'ce Lezzetler bloguna bir zahmet uğrayacaksınız :)
Ki tarifin asıl sahibinin de gönlünü alalım değil mi...