7 Haziran 2011 Salı

UÇANSU 2 ŞELALESİ

Bir buçuk ay önce takılıp gezmiştim eşimin arkasına en son ve buradaki yazımda da sizinle paylaşmıştım.Bu defa annem ve yardımcısı da bizimleydi.Yine aynı bölgeyi gezdik sayılır ama ilk durağımız Uçansu 2 Şelalesi idi.Şelalenin yolunu ilkten şaşırıp kestirme yola girdik, hay girmez olaydık.O kestirme yolu bisikletli ve atv motorlu turist grupları safari amaçlı kullanıyormuş.Zaten toprak bir yol, bir de ara ara Uçansu Şelalesi'nin oluşturduğu küçük dere yatağı yolu kesiyordu.(Bu arada arabamız FİAT DOBLO olduğu için altı yüksekti.)Neyse zor zahmet ulaştık Uçansu 2 Şelalesi'ne.Orada biraz dinlendik, ben fotoğraf çektim.
Sonra balık yemek için Pınargözü  balık çiftliğine gittik.Manzara yine çok güzeldi.Yemek yediğimiz yerin çatısının önüne yerleştirilen oluklardan aralıklı olarak sular aşağıya içinde balıkların yetiştiği havuzların üstüne dökülüyordu.Manzaramız dahilindeki Torosların üzerini bembeyaz pamuk gibi bulutlar kaplamıştı.Yemeğin sonuna doğru bulutlar iyice kabardı, gök gürlemeye başladı.Allah'tan tam biz arabaya bindik yola çıkmak için ve yağmur indirmeye başladı iri iri.Yağmur bir yandan yağadursun biz Çetince'ye doğru ilerlerken yolda dağlardan inen kaynak suyunun önünde durduk ve arabadaki bütün şişeleri kaynak suyu ile doldurduk.Buz gibi çok güzeldi kaynak suyu.Çetince'de eşim kısa süre çalışanlarla birlikte işinin yolunda gidip gitmediğini inceledi ve sorun olmayınca yola devam ettik.
Geçen defa dönüşümüzü Karacaören 1 barajının oradan yapmıştık.Bu defa rotamızı Çetince'den Etler köyü üzerine çevirdik.Oraya varana kadar yağmur bir güzel yağdı.Vardığımızda yağmur biraz dinmiş ve güneş bulutların arasından göz kırpmıştı bize.Orada gördüğüm bitki örtüsü o kadar güzeldi ki bol bol fotoğraf çektim.Yağmurdan sonraki oksijeni ve yeşilliği ruhumuza ve bedenimize depoladıktan sonra Antalya'ya dönüş için yola çıktık ve istikamet olarak Çandır köyü -> Serik ilçesi derken yine betondan kalelerimize  geri döndük.
Şimdilik kendinize iyi bakın, görüşürüz... :))
DİP NOT :: Gerçekten kumanda panelinde bakım ve değişiklik varmış.Farklı bir şeyler görünce şoka girmeyin sakın.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

SON ZAMANLAR

Bahar geldi yine ve eş-dost-akraba toplantıları, onlarla birlikte hava güzel diye dışarıda yenen yemekler, edilen  kahvaltılar, davet edilen misafirler derken blogumu ihmal ettim.

Bu gece içim yandı ve limonata yaptım kendime.Akşam yaptığım kakaolu kekten bir dilim kesip limonata ile beraber afiyetle yedim.Bir bardak limonata kesmedi, bir tane daha içtim.İçindeki kahverengi şey de demlikte artan çayları dökmeyip buzluklara pay edip buz haline getirdiğim çaydan başka bir şey değil.Elbette nanesiz olmaz limonata.Ölçüsü yok, kararlama oldu biraz ama güzel oldu.

Bu aralar kanaviçeye, nakışa sardım.Lâkin, öyle ağır işleri yapacak sabrım yok.Onun için ufak tefek işler yapıyorum.
Büyüklerimiz ilk yapılan işe "el öğrencisi" derler.Ben de el öğrencisi olarak Bursa Kumaş Pazarından 3,5 liraya bir metre pikelik kumaş aldım ve işlemeye başladım.İlk işlediğimi de kahve tepsisi yaptım.
Şimdi de üzeri hazır desenli bebek pikesi işlemeye başladım.Bakalım bitince nasıl olacak.
Önümüzdeki hafta bu senenin son toplantısı bende.Geçenlerde anne tarafımdan akrabalar vardı, bu defa baba tarafımdan akrabalar gelecek.Şimdilik benden haberler bu kadar.Görüşürüz :)) 

21 Nisan 2011 Perşembe

Zaz - je veux

Başlığa bakıp bu da neymiş demeyin.Geçen günlerde Facebook'ta bizim arkadaşlardan birisi paylaşmış bu videoyu.İlk izlediğimde şarkıyı söyleyen kadının sesi bana biraz değişik gelmişti.Sanki çok bağırmaktan sesi kısılmış ya da fazla sigara tüketmekten bu hale gelmiş diye düşündüm.Ama yine de dinlerken hoşuma gitmişti.Aradan bir kaç gün geçti ve biraz önce tekrar açıp izledim bu videoyu ve dinlediğim şarkıyı sizin de dinlemenizi istedim.
:: Alttaki linkte Facebook'taki Türkçe alt yazılı olanı var ::
http://www.facebook.com/video/video.php?v=10150156433654767
Bu da Dailymotion'daki videosu, izleyin ve dinleyin canlarım.Kulaklarınızın pası silinsin :)



Zaz, la Toy Session (Je veux) LEXPRESS

GEBİZ PINARGÖZÜ

Yine uzunca bir aradan sonra yazıyorum.Her nedense bu kışı hem fotoğraf açısından hem de gezi açısından pek verimsiz geçirdim.Ama geçtiğimiz Pazar günü eşimin işi nedeniyle Antalya Gebiz'den başlayıp Çetince, Pınargözü, Haskızılören, Kızıllı köyleri istikâmetinden sonra en nihayet Karacaören 1 baraj gölü kenarındaki yoldan çıkılan Isparta yolundaki Karacaören 2 barajını da görerek tekrar Antalya'ya döndük. 
Tamamı ormanlık alanda geçen bu gezi sırasında eşim işiyle ilgilenirken ben de bolca fotoğraf çektim.Öğle yemeğini de hem Torosları seyrederek hem de ormanın bol oksijenini ciğerlerimize doldurarak Pınargözü'ndeki balık çiftliğinde yedik.Ruhumuz, gözümüz ve de midemiz bayram etti :)

Sizin başınızı fazla şişirmeden fotoğraflarla başbaşa bırakayım da gözünüz gönlünüz açılsın...



2 Nisan 2011 Cumartesi

(: KAFA ÜTÜLEMECE :)

En son ortaokul arkadaşlarımla buluşmaya gideceğimi yazmış ve detayları sonra aktaracağımı belirtmiştim ama kısmet olmadı bir türlü.
Sizinle paylaşımda bulunamadığım süre içinde bilgisayarla fazlaca haşır-neşir olmamdan kaynaklanan boynumda ve başımda ağrılar oluştu ve doktora gittim.Doktor şikayetimi dinleyip muayene ettikten sonra bana bilgisayarla bu aralar çok fazla muhabbet etmememi önerdi.Ağrı kesici-kas gevşetici ilaç ve merhem yazıp bana ilaçların bitiminde kontrole gelmemi söyledi.İlaçlarım yeni bitti, ağrılarım da yok şimdi ama sanki arada sırada da olsa boynumda bir ağırlık asılıymış gibi hissediyorum.Pazartesi günü kontrole gideceğim tekrar, bakalım ne diyecek.
Aslında 31 Mart Perşembe sabahı sizinle bir şeyler paylaşma niyetindeydim.Hatta kendimi o sabah çok iyi hissettiğim için fotoğraf makinemi alıp evimin bulunduğu sitenin bahçesinde ve çevresinde baharın habercisi portakal-turunç çiçeklerini fotoğraflamaya çıktım.Biraz dolanıp mis kokuları içime, ciğerlerime doldurup biraz da fotoğraf çektikten sonra eve döndüm.Hemen bilgisayarı açıp fotoğrafları aktardım ve düzenleyip kolajladım lâkin aldığım ilaçların etkisi midir yoksa bahar havası mı çarptı nedir bilemedim, bir uyku bastı bana anlatamam.Blog yazmayı daha sonraya bırakıp kanepeye uzandım, akşamı etmişim neredeyse.Dün de bizim lise tayfası kızlarla her zamanki olağan toplantımız vardı.Arkadaş yine döktürmüş sağ olsun.Ne kadar az yemeye çalışsak ta onu tadına, bunun tuzuna bakarken midelerimiz tam anlamıyla bayram etti.Elbet sonra kilo olarak geri dönüşü olacak bu yemelerin :) Bugün de annemle beraberdim.Bu kadar kafa ütüleme yetsin artık.
Bu yazıyı sonuna kadar okuyup kafası ütülenen siz değerli arkadaşları güzel bir bahar fotoğrafı bekliyor ödül olarak :)