Facebook'ta rastladım.Başta Lalenin Bahçesi , Leylak Dalı ve Hayat İzlerim olmak üzere diğer kitapkolikler için bu fotoğraf...
25 Mayıs 2012 Cuma
12 Mayıs 2012 Cumartesi
GALATASARAYLILARI KUTLUYORUM
ELMA DERSEM ÇIK & ARMUT DERSEM ÇIKMA
Yazılacak hikayeler, paylaşılacak fotoğraflar bir dolu
ama o işi yapacak olan bendenizin hiç isteği yok.
ama o işi yapacak olan bendenizin hiç isteği yok.
Neden acaba dersiniz sevgili blogcanlar?
Belki bir gün paşa gönlüm yerine gelir de paylaşırım :)
Neyse canım, biz şimdilik Anneler Günümüzü sağlıkla mutlulukla kutlayalım da gerisi olur gider
Şimdilik sağlıkla kalın, kendinize iyi bakın emi :))
Bu portakal çiçeği de size gelsin...
18 Nisan 2012 Çarşamba
16 Nisan 2012 Pazartesi
SELAMMM, BEN GELDİMMM...
Yine çok ara verdim ama mazeretim vardı.En son Fotoiz'in Abant Kampından döndükten sonra görüştük sizinle.Kamptan döndükten bir hafta sonra eşim bir iş kazası geçirdi.Şantiyede
elektrik panosunun içindeki şalter bir anda alev almış.Kendini hemen yere atmış ama yine de yüzü ve eli yanmaktan kurtulamamış.Yüzü birinci derece (en hafif), eli ikinci derecede yanmış.Gözlerini ise Allah korumuş.Bir hafta Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Ünitesinde yattı.Yüzü hastaneden çıkmadan önce iyileşmeye başlamıştı zaten, eli de artık iyileşti.Şimdi eline ve yüzüne 50 faktör ve üzeri olan güneş kremlerini sürüp başına da geniş kenarlı bir şapka takıp Turist Ömer gibi işe gidiyor.Sakal traşı da henüz olamadığı için ilk defa onu sakallı görüyoruz :) Allah'a şükürler olsun...
Eşim hastanede yatarken vakit geçirmek için bir türlü okuyup bitiremediğim Ayşe Kulin'in Gizli Anların Yolcusu adlı kitabını bitirdim.Bitirdim ama nasıl bitirdim siz onu bana sorun :) Sabah tam kendimi kaptırıyorum odanın kapısı açılıyor ve gece nöbetçi olan hemşire gündüz görev yapacak hemşirelere hastayla ilgili bilgi vermek için içeri dalıyor.Onlar gidiyor, kuşluk vakti hastanın beslenme saati deyip ara öğününü getiriyorlar.Ardından eşimin hastanedeki minik hayranı geliyor ziyarete :)) Kendisi de yanmış ama ayakta gezebildiği için sıkıldıkça bizim yanımıza geliyor.O gidiyor bu defa da öğle yemek saati geliyor.Yemek saatinden sonra ikindi vakti beslenme saatine kadar ortalık sakin oluyor.Tabii eşimin cep telefonları iş için ve geçmiş olsun demek için arayanlar yüzünden neredeyse hiç susmadı hastanede.Bütün bunlardan sıra kalırsa o uyuyor ben de biraz olsun kitap okuyabiliyordum.
Ayşe Kulin'in kitabını bitirdim, ardından Sinan Akyüz'ün İncir Kuşları'nı okumaya başladım.Lâkin hastaneden çıkınca ziyarete gelen giden oldu.Gündelik yaşamın koşuşturması yine başladı.Benim kitap yine yarım kaldı.Bu arada ben üst üste misafir ağırladım.Bütün kış akraba toplantılarında gezen bendeniz bir gün baba tarafından akrabalarımı, bir günde anne tarafından akrabalarımı buyur ettim.
Temizlikti, pastaydı, börekti derken geçen haftayı da böyle geçirdim.Bugün annemin yardımcısı yine Isparta'ya ailesinin yanına gitti.Bu gece ablamın biri kalır, yarın gece de ben kalırım yanında.Sinan Akyüz'ün kitabını da okuyup bitirmiş olurum kısmetse yarın gece.
Sizin için aralara yine kendi çekmiş olduğum bahar fotoğraflarından serpiştireyim de bu yazı da böylelikle son bulsun.Bir daha ki gelişime kadar kendinize iyi bakın emi :))
elektrik panosunun içindeki şalter bir anda alev almış.Kendini hemen yere atmış ama yine de yüzü ve eli yanmaktan kurtulamamış.Yüzü birinci derece (en hafif), eli ikinci derecede yanmış.Gözlerini ise Allah korumuş.Bir hafta Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Ünitesinde yattı.Yüzü hastaneden çıkmadan önce iyileşmeye başlamıştı zaten, eli de artık iyileşti.Şimdi eline ve yüzüne 50 faktör ve üzeri olan güneş kremlerini sürüp başına da geniş kenarlı bir şapka takıp Turist Ömer gibi işe gidiyor.Sakal traşı da henüz olamadığı için ilk defa onu sakallı görüyoruz :) Allah'a şükürler olsun...
Eşim hastanede yatarken vakit geçirmek için bir türlü okuyup bitiremediğim Ayşe Kulin'in Gizli Anların Yolcusu adlı kitabını bitirdim.Bitirdim ama nasıl bitirdim siz onu bana sorun :) Sabah tam kendimi kaptırıyorum odanın kapısı açılıyor ve gece nöbetçi olan hemşire gündüz görev yapacak hemşirelere hastayla ilgili bilgi vermek için içeri dalıyor.Onlar gidiyor, kuşluk vakti hastanın beslenme saati deyip ara öğününü getiriyorlar.Ardından eşimin hastanedeki minik hayranı geliyor ziyarete :)) Kendisi de yanmış ama ayakta gezebildiği için sıkıldıkça bizim yanımıza geliyor.O gidiyor bu defa da öğle yemek saati geliyor.Yemek saatinden sonra ikindi vakti beslenme saatine kadar ortalık sakin oluyor.Tabii eşimin cep telefonları iş için ve geçmiş olsun demek için arayanlar yüzünden neredeyse hiç susmadı hastanede.Bütün bunlardan sıra kalırsa o uyuyor ben de biraz olsun kitap okuyabiliyordum.
Sizin için aralara yine kendi çekmiş olduğum bahar fotoğraflarından serpiştireyim de bu yazı da böylelikle son bulsun.Bir daha ki gelişime kadar kendinize iyi bakın emi :))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)