1 Ocak 2012 Pazar

2012 'NİN İLK FOTOĞRAFI :)

Fotoğraftan önce geçen yılda kalan dünü anlatayım biraz.Sabah, bu yılbaşı çocuklar olmayacağı için (Büyük oğlum sınavları olduğu için ders çalışmak üzere yılbaşını Isparta'da karşıladığından gelemedi.Küçük oğlum da arkadaşının ailesi ile Manavgat-Çolaklı'da bir otelde geçirdi yılbaşını.) eşime  "Edi ile Büdü", "Şakir ile Dudu" gibi kaldık bir başımıza, annemle yardımcısı da yalnız sayılır.Akşam yemeğini annemde yiyelim onlara da heyecan olsun dedim.Sağ olsun beni kırmadı.Anneme telefon edip akşam yemeğine geleceğiz ama fazla bir şey hazırlamayın diye haber verdim.
Sonra da oğlumla, annesiyle babası akşama kadar çalışacakları için arkadaşını dersaneden alıp otele erkenden götürüp bıraktım.Çolaklı'ya yaklaşırken yağmur şiddetini arttırdı bir ara.Silecekler bile zor yetişti yolu görmem için, neyse sağ salim bırakıp döndüm.
Biraz Cumartesi pazarına uğrayıp meyve, kestane, sebze falan alıp arkadaşımın çalıştığı şekerci'ye uğradım.Biraz sohbet ettim, yeni yıllarını kutlayıp çikolatamı da aldıktan sonra annemin evine geçtim.Birlikte yemek vaktine kadar pencereden yoldan akıp giden trafiği, yağmurda şemsiye ile yürüyenleri seyrettik.Bir gözümüzde TRT 1'deki eski yılbaşı kutlamalarını anlatan programdaydı.Biz de o programla eskilere gittik geldik annemle.Akşam yemekten sonra ablamın kızı eşi ve Temmuz sonu doğan minik kızıyla birlikte uğradılar yeni yıl kutlamaya.Biraz da onlarla vakit geçirdik, taze bebek kokusunu içimize çekip sağlık ve mutluluk diledik herkes için.Çayımızı içip meyvemizi de yedikten sonra annem ve yardımcısıyla vedalaşıp eve gidiyorduk ama aklımıza esti geceleyin şehir turu yapalım biraz dedik.
Konyaaltı'na gittik, yolda bize NTV radyoda Oğuz Haksever ve Mehmet Barlas'ın birlikte sunduğu Makam Farkı adlı müzik programı eşlik etti.Her türden müzik vardı.Dönüşümüzü de Konyaaltı Caddesi'nden yaptık ve yeni yıla arabadan Cumhuriyet Meydanı'nda yapılan muhteşem havai fişek gösterisini izleyerek girdik.Yağmur güzel yağıyordu ama Antalya'lıları pek etkilemişe benzemiyordu.Herkes yağmura rağmen sokaklardaydı ve hallerinden pek de şikayetçi değillerdi.Kalabalıktan Cumhuriyet Meydanı'na doğru ilerleyemediğimiz için bir aralık bulup Konyaaltı Caddesi'nden Güllük Caddesine döndük ve Yüzüncü Yıl alt geçitlerine bir şekilde ulaşıp eve geldik.
Yine kafanızı ütüledim ama izleyeceğiniz fotoğrafla beni hoş görürsünüz artık :))

31 Aralık 2011 Cumartesi

(: ESKİ YIL GÜLE GÜLE :)

Bir yılı daha tükettik.
İyisi-kötüsü-güzeli-çirkini-acısı-sevinciyle.
Hedeflerimize ulaştık ya da 
çabaladığımız halde çeşitli nedenlerle ulaşamadık.
Bu gece yarısı yeni yılın kapısını aralayacağız.
Bakalım bize ne sürprizler hazırlamış diye...
Kendimize yine yeni hedefler koyacağız.
Yarım kalan işlerimizi tamamlamaya çalışıp
yeni ufuklara yelken açacağız.

Eyy 2012,
Gelirken sepetinde herkese bolca
sağlık sıhhat, mutluluk, sevinç, başarı getir.
Elbet o sepetin içinde bir miktar 
acı ve üzüntü de olacak.
Yanında dayanma gücü de getir gel emi :)

Eski yıl güle güle, yeni yıl hoş gele...





22 Aralık 2011 Perşembe

ELİŞİ DEFTERİNİN HEDİYELERİ VAR

Takip ettiğim blogger arkadaşlar bu aralar yeni yıl hediyeleri vermek için çekiliş yapıyorlar.
Onlardan birisi de Elişi Defteri blogunun sahibi.
Onun verecek olduğu hediyelerden etamin işli olanına da benim talip olasım geldi :)

11 Aralık 2011 Pazar

UFUK KIRAY'ın OBJEKTİFİNDEN N.Ç.

Fotoğraf camiasının yaramaz ve muzip çocuğu olarak bildiğimiz sevgili Ufuk Kıray kardeşimiz bu defa toplumun kanayan yarası çocuk istismarı ve tecavüzünü ele aldı.Sizinle, N.Ç. davasını kendi objektifinden yorumladığı fotoğrafı ve o fotoğrafın yer aldığı Hürriyet Gazetesinin Pazar ilavesinde Sibel Arna ile yaptığı röportajı paylaşmak istiyorum.
Sizden ricam o haberi lütfen olabildiğince sosyal ağlarda ve bloglarda paylaşmanız.Çünkü bu konuda ne kadar çok ses gelirse o kadar faydası olacağına inanıyorum.
::İŞTE O FOTOĞRAF::
::RÖPORTAJIN FOTOĞRAFLA İLGİLİ KISMI::
""Gelelim N.Ç. davasına... 
- 2002’den beri süren bir dava... Üzülerek söylemeliyim ki çok geç haberim oldu. Mahkemenin kararından sonra basından ve sosyal medyadan takip ettim gelişmeleri. Özellikle mahkemenin vardığı ‘kendi rızası’ yargısına ve en alt sınırdan ceza verilerek, cezalarda indirime gidilmesini kabullenemedim. Durumun hukuka uygun olması vicdanlarımızı rahatlatmaya yetiyor mu? Bu noktada şiirin, karikatürün, öykünün, sanatın tüm dallarının beslendiği hayattan fotoğraf da payına düşeni almalıydı. Ben de hissettiklerimi fotoğrafımla anlattım.""

8 Aralık 2011 Perşembe

Türk Çayını Kimse Böyle Anlatamaz

Bugün Facebookta rastladığım bir videoyu sizlerle paylaşacağım.
Belki içinizden izlemiş olanlar vardır belki ama olsun :)