12 Mayıs 2010 Çarşamba

ÇAĞDAŞ CAM SANATLARI MÜZESİ

Şubat ayının son iki gününü Fotogezileri.com ve PhotoWorld dergisinin işbirliğinde düzenlenen Eskişehir-Kütahya gezisinde geçirdiğimi bu yazımda sizinle paylaşmıştım ama sadece Eskişehir kısmını aktarmıştım.
Şimdi de Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin Odunpazarı semtinde yeniden hayata döndürdüğü evlerden birini Kent Müzeleri Kompleksi olarak düzenlediği ve Türkiye'nin ilk Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ile ilgili kısmını size sunuyorum.Müzede yerli ve yabancı cam sanatçılarının eserleri sergileniyor.Kimi duvarda tablo gibi asılı, kimi yukardaki gibi etrafında koruma ile çevrili bir alanda bulunuyor.Bir kısmı da camdan yapılmış bir kutunun içinde bulunuyor.Hepsinin fotoğrafını çekmeye çalıştım arşivime eklemek için.Bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.Diğerlerini görmek için bir zahmet Eskişehir'e kadar gideceksiniz artık :))
 Siz bu yazıyı okuyup fotoğrafları izlerken ben de fotoğraf sitelerine gideyim bakalım kimler ne fotoğraflar paylaşmış ?
Dip Not :: Bu yazıyı iki ay gecikmeyle yazdığım için kusura bakmayın emi :) 

  

Kütahya'yı da bir iki aya kadar paylaşırım artık :)))

10 Mayıs 2010 Pazartesi

SICAKKK...ÇOK SICAK...

Az önce dışardan geldim ve bugün Antalya çok sıcak.Kendimi eve zor attım.Şimdiden bu kadar çok sıcak olursa yazın sıcağını düşünemiyorum bile...Yandaki fotoğrafı buradaki sıcağı hissedebilmeniz için özellikle seçtim. 2008 yılı Aralık ayında Olympos'ta çekmiştim. ( burada hınzır bir smiley ifadesi var :) )

6 Mayıs 2010 Perşembe

SABAH MİSAFİRİ

Bugünlerde balkonumuzun müdavimi olan sevimli bir serçemiz var.Eşim, sitenin etrafında dolanan kuşlar için bir süredir ekmek kırıntılarını balkon kenarına, pencerenin önüne serpiştiriyordu.İçlerinden bir tanesi fena halde bize sabah misafiri olmaya başladı.Sabah kalkıp balkona çıkınca o da hemen uçarak bizim balkona konuşlanıyor ki sabah nevalesini kapabilsin :)
Çocukluğumda bugün rahmetli olan anneannem de sabah namazını kıldıktan sonra pencerenin önüne kumrular ve kuşlar için yem ve su koyardı.Sanırım bundan sonra onun yaptığı bu vazifeyi ben üstleneceğim.Bu küçük misafirimizi aç bırakmak olmaz.Allah'tan sitenin bahçesi her gün sabah akşam sulandığı için su sıkıntıları yok.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

PAMUK NİNE

Ne günler yaşadı, ne günler gördü geçirdi de
bir gün bile isyan etmedi.
Üst katta kendi anne babası, alt katta
üç çocuk, bir koca, bir kaynana, bir kayınpeder
kutu gibi küçücük bir evde yaşadı uzun yıllar.
Yemek, çamaşır, bulaşık, ütü
ne iş varsa yapardı.
Hazır giyim mi vardı eskiden.
Evdeki herkesin pijamasını, elbisesini,
çocukların okul önlüklerine dek
hepsini diker giydirirdi.
Aile büyükleri var diye
evden misafir hiç eksik olmazdı.
Üstelik yatılı, yemeli içmeli misafirdi gelen.
Gün geldi büyük kızını erken yaşta evlendirdi.
Genç yaşta kayınvalide oldu.
Ele karıştı, artık bir de damat vardı.
Arkadan çok geçmeden torun da geldi.
Derken ortanca kız da evlendi,
damat sayısı ikiye çıktı.
Yıllar geçtikçe torun sayısı dörde katlandı.
Bu arada aile büyükleri artık birer birer
hayata veda ediyorlardı.
Artık evlilik sırası evin en küçük kızına gelmişti.
Damatları üçlemişti.
Kocasıyla birlikte kurdukları
iki kişilik çekirdek aile olarak
kalmışlardı evin içinde.
Edi ile Büdü misali.
İki kız, dört erkek
tam altı tane torunu oldu.
Torunlar büyürken kocasını da kaybetti.
Herkesin derdi onu buldu yıllarca.
Ama o hiç yüzünü asmadı kimseye.
Bütün üzüntüsünü, sıkıntısını hep içine attı.
Kimseye bir şey belli etmedi.
Şimdi artık ömrünün sonbaharında
mutlu bir yaşam sürüyor.
Torunların kimi üniversiteyi bitirdi,
kimi üniversitede okuyor,
kimi de üniversiteye hazırlanıyor.
Torunun birini evlendirdi,
artık bir de yeni nesil damat var.
Bir de torun çocuğu görmek
nasip olursa değmeyin keyfine.
O şimdi mutlu bir PAMUK NİNE.
GÜLTER ÖZGÜR
:: Dip Not :: 
Torununun bebeğini de gördü artık.
Ondan mutlusu var mı acaba :)