13 Nisan 2010 Salı

ÇİÇEK & BÖCEK & KUŞ & KELEBEK

Bu aralar fazla işim var.
Siz bu fotoğrafları izlerken ben de şu çok olan işlerimi halledeyim.

9 Nisan 2010 Cuma

KENDİNE AYNA TUTMAK

İnsan doğası gereği hep mükemmel olmak ister.Onun için de çabalar durur.Bu arada yanlış da yapar, doğru da.Ama her ne hikmetse ya yanlışının birileri uyarana kadar farkına varmaz yahut ta yaptığı yanlışı geç farkeder.Arada bir kendimize, daha doğrusu yaptıklarımıza ve söylediklerimize şöyle bir geri dönüp bakmamız gerekir.Nerede yanlış yapmışız, nerede dilimizin kıvraklığının kurbanı olmuşuz.Pek çoğunuzun "elbette ki yaptıklarımızı ve söylediklerimizi sonra düşünüp, tartıyoruz" dediğinizi duyar gibiyim.Bazıları vardır ki aşırı oto kontrollüdür ve eylemlerini ve söylemlerini kırk süzgeçten geçirdikten sonra hayata geçirirler.Bu yazdıklarımı onları ayrı tutarak yazıyorum.
Aslında sözü getireceğim yer kendimle ilgili.Çuvaldızı önce kendime batırmak istiyorum.Blogumu ziyarete gelenlerin son günlerde farkettiği bir şey var. O da sosyal bir ağa  " http://networkedblogs.com/ " blogumu kaydettim ve kodu alıp bloguma yerleştirdim.Tabii ki bu arada İngilizce'yi çok iyi bilmediğim ve sözlükte de aradığım cevabı tam bulamadığım için kendi bloguma kendim hayran olmuş oldum :) İngilizce'yi iyi derecede öğrenmemiş olmama mı üzüleyim yoksa kendi kendime hayran oluşuma mı güleyim kestiremedim.Yanlışımı da çözmeyi bir türlü başaramadım.Artık kendine hayran bir blog yazarının hali nice olur şimdilik bilemiyorum.Blogumu gelip gezenler giderlerken kıs kıs gülüp dalga geçerek mi gidiyorlardır, yoksa acıyarak mı, orası meçhul.Bu işin yolunu yordamını bilen varsa bir yol göstersin Allah rızası için, ben de düştüğüm bu komik durumdan bir an önce kurtulayım.

DİP NOT :: Arşivimde bu tarz bir fotoğraf bulunmadığı için Fotokritik.com'da bulduğum bir fotoğrafı sahibinden izin isteyerek sizinle paylaşıyorum.Fotoğraf sahibi HATİCE KARAKÖSELİ'dir.Kendisine buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum.Fotoğrafın linki altta ::
http://www.fotokritik.com/1582751

7 Nisan 2010 Çarşamba

HAVADA BULUT VAR

İstanbul'u bilmem ama bugün Antalya'da parçalı bulutlu bir hava var.Dün akşam da şakır şakır yağmur yağdı epey bir zaman.Kaç saat sonra durdu hatırlamıyorum.Ne zaman evde birileri varken yağmur yağsa balkonda çamaşır asılı olup olmadığını sorarlar hep.Ama bilmezler ki ben yazın havası sabit üç ayı dışında balkona çamaşır sermem.Antalya'nın havasına belli mi olur.Bir bakarsın hava günlük güneşliktir, bir anda yağmur indiriverir.
Bunlar Nisan yağmurları...Bir yağar, bir açar.Benden size tavsiye havaya güvenip şemsiyesiz ve bir ince hırkasız çıkmayın sokağa.Hadi bugünlük yetiversin...Hasta halimle fotoğraf çekmeye çıkamadığım için fotoğrafı sandıktan çıkarmak zorunda kaldım, idare edin artık.İnceden yağmurlu ama Nisan güneşi ile aydınlanmış bir öğleden sonra dilerim hepinize :)

6 Nisan 2010 Salı

BAHAR HAVASI ÇARPTI

Ev halkından birisi nezle grip olmaya görsün hele.O iki-üç günde iyileşir ayağa kalkar, arkasından ben hastalanırım.Ama benim hastalığım öyle çabuk geçmez, beni uzunca bir süre süründürür.Hamarat bir hatun olmasam da sonuçta evde yapılması gereken işleri de hasta bile olsam yapmam gerekiyor.Lale Hanım  gibi çifter çifter kızım yok ki bana bir tas çorba pişirip yedirip içirsinler, adaçayı yapsınlar da iyileşeyim :) 
Ne yapalım, ben de kendi kendime bakıyorum.Sabah sabah yaptım bir dallı çay, yanına da miss gibi susam kokan simit ve peynirle kahvaltımı yaptım.Birazdan tavuk suyuna hasta çorbamı da yaparım.Hasta çorbası da neymiş demeyin.Bizim ailede tavuklu şehriye çorbasının bir adı da hasta çorbasıdır.Çorbama limonu sıkar, içerim.Ben kendi kendime bakarım :) Siz de kendinize iyi bakın emi...

3 Nisan 2010 Cumartesi

BİBERLİ PEYNİRLİ EKMEK

Biberli peynirli ekmek tarifini paylaşmayı uzun zaman önce aklımdan geçiriyordum ama bu sabahın körüne kısmetmiş :)
Çünkü, bir saat kadar önce yine evde ekmek kalmadığı için sabaha acele yetişsin diye ekmek makinasında ekmek yapmaya yeltendim.Epeydir makinada ekmek yapmadığım için de bıçaklarını yerleştirmeden sen kalk bütün malzemeyi koy teknenin içine ve makinayı çalıştır.Makinayı çalıştırdıktan hemen sonra bıçaklarını koymadığımı farkettim ve hemen makinayı fişten çekip tekneyi bir kabın içine boca ettim.Bıçakları yerleştirdikten sonra tekrar bütün malzemeyi geri koyup çalıştırdım yine makinayı.Bakalım sonuç nasıl olacak?
Bu vesileyle de biberli peynirli ekmek tarifini paylaşmak aklıma düştü ve sabahın köründe oturdum bilgisayarın başına.Tarif aslında daha önce paylaştığım  BİBERLİ ZEYTİNLİ EKMEK   tarifiyle aynı.Değişen tek şey sadece içine eklediğimiz malzeme (hani makina BİP diye ötünce).Ekmeğin içine ben tercihen yağlı bir peynir rendeleyip koydum.Miktarını ölçmedim ama sanırım avucumun içini dolduracak kadardı.Biraz da dereotu ve kırmızı biber doğrayıp ekledim.Peynir yağlı olduğu için pişerken içinde eridi ama lezzeti ekmeğe yayılmıştı.
DİP NOT :: Bu geceki ekmek yapma maceramın kahramanı olan ekmeğin fotoğrafını da ev halkı tırtıklamadan çeker paylaşırım artık :) --->> Ev halkı tırtıklamadan fotoğrafı çektim ama ancak bu sabah (06-Nisan-2010 Salı) ekleme fırsatım oldu.